Selam sanga mu,
Bugün nasılsın? Umarım sağlıktasındır, iyisindir. Sabah yogamı yaparken zihnime üşüşenleri, gelip geçenleri, durup kısa bir süre hımm, buna bir bak bakalım dediklerimi şöyle bir derleyip toplamak adına kelimelere dökeyim istedim.
Malumumuz her sabah (veya öğlen, akşam) yogaya vardığımızda, zihin çoktan uyanmış bir adım önden gidip seni bekler oluyor o bölgede. Nerden mi biliyorum, sen daha niyet etmeden o niyet hakkında yorumlarda bulunuyor çünkü. Bugün şu seriyi yap/yapma, şimdi o hareketi tam yapamıyorsun ya, aslında daha çok fırın ekmek yemen lazım senin, en iyisi bugün yapma onu sen, zorlama, hem ne diyor üstatlar ahimsa, şiddet uygulama kendine. Ya bu kolundaki ağrı nedir acaba? Bence bugün hiç yapma o hareketi… Bıraksan baya sayfalar doldurur, mantıklı bahaneler, akılcı yorumlar, olaylar gelişir, kişiler birer birer geçit yaparlar, kurmacanın ustası harıl harıl yazıyor da yazıyor sen de okuyor olursun. Çok afedersiniz müsadenizle diyerek vardın, vardın; yoksa kendini yatağa dönmüş, kahvaltı ederken veya telefonda bulursun. Aferin bak kendine ne iyi davrandın, bence kendini dinlemeyi, dikkat etmeyi başaran birisin diyerek seni onore edeceğine ne yapar? Senden bir b.k olmaz, hiç bir şeyi sürdüremiyorsun, tembelsin, korkaksın diye söylenmeye başlar. Haydaa, e sen değil miydin az evvel beni caydıran? Maymun zihin deriz ya aslında maymun edilen biz oluruz bir anda. O yüzden ciddiye almadan ciddiyetle yaklaşmak lazım bence kendisine, tufaya getirmek onun uzmanlık alanı. Şu da var; böyle benden farklı, bana karşı, bana düşman bir olgudan bahseder gibi dile getiriyorum kendisini ama öyle hissettiğim filan yok sanga. Neysek oyuz, olanla oyun oynuyorum, hikaye yaratıyorum sana yazmak için. Asıl dün ve bugün sabah hissettiklerimi aktarayım niyetindeyim, öyle de yapayım.
Reklam dünyasını bilirsiniz (belki), reklam piyasası son derece zeki, insanı çok iyi gözleyen, tanıyan, bu konuda uzmanlık gerektiren alanlardan gelenlerle doludur. Yani psikoloji okumuştur, sosyoloji okumuştur, uzay bilimleri okumuştur hatta ama reklam sektöründe çalışır. Çalışsın da problem yoktur, iş iştir para kazanılır, hayat idame ettirilir vesaire. Bilirsin ya da farketmişsindir reklamcıların bir ürün, hizmet satmak uğruna insana dair her konuda ama her konuda ahkâm kestiği, felsefe ürettiği, hakikati önüne serdiği laflar etmeleri de meşhurdur. Yaradan onları mutluluğun formüllerini bize dağıtan mesihler gibi yaratmıştır, onları dinlesek, söylediklerini yapsak, satın alsak bizden mutlusu olmaz. Bu nedenle de arada şöyle afili laflar duyarız onlardan; “açken sen, sen değilsin”, “be yourself”, “free your mind”, “özgürlük seninle başlar”, “hayatın tadı”… Bak bak. Bunları toplayıp arka arkaya yazsam yeni bir kutsal kitap yazdın sanırlar da ulen son peygamber geldi sana ne oluyor zındık diye linç ederler aleme ibret olsun diye. Neyse lafı daha da uzatmayayım reklam dünyasına giydireceğim diye. Şimdi Sezar’ın hakkı Sezar’a sanga mu. Bu nevi sloganların içinde hep aklımda yer etmiş, gerçekten bu alemin hakikatine yönelik bir slogan vardır benim için, ne talihsizliktir ki bir ürünün satılması için harcanmıştır. Oysa deseydi ya “eyy insanlar biliniz ki bu alemdeki en temel ilkelerden biridir söyleyeceklerim, bunu bilin ki acınız ıstıraba, mutluluklarınız hayal kırıklıklarına dönüşmesin. Değişmeyen tek şey değişimdir! Her şey geçicidir, acı da zevk de. Bunlara tutunmak ıstırabı yaratır. Eğer mutluluğu arıyorsan bil ki, hakikat budur.” E bunu zaten Buda da söylemiş zamanında diyeceksin, haklısın söylemiş de sen şimdi git hakikati Buda’dan öğren bak ne güzel anlatmış de yoldan geçen birine. Oysa x ürünü satar gibi değil de bir sosyal sorumluluk projesi gibi ince ince işlesen zihinlere bunu fena mı olur. Neyse (bak ikinci ‘neyse’mi çektim aynı paragrafta lafı uzattın da uzattın diyor bana dilim) sadede geleyim sangacım. Her sabah farklı bir bedene uyanırız. Bunu hocalarımız, üstatlar, uzmanlar defaatle hatırlatırlar bize. Ama “hafıza-i beşer nisyan ile malüldür” yani biz yine de unuturuz bunu. Unuturuz, unuturuz da “yahu dün ne güzel inmiştim virastanaya bugün ne oldu? Benim bir mulam vardı, gören oldu mu acaba?” diye gözü yaşlı aranırız etrafta.
Bende böyle oluyor vallahi. Misal, mula günlerce orada, hatta zihin hemen başlıyor; “bak bu hareketi iyice çözdün ha, ne kadar rahat girip çıkıyorsun, eferin!” diye. Sonra bir sabah “a a, mula nerede şimdi?” Hemen başlıyor kulak arkası kalemle, gözlük burun üstüne kaymış muhasebeci, “efendim evraklara bakıyorum, dün fazla hamur işi tüketilmiş, bakın burada üst üste kırmızı et tükettiğiniz de görünüyor, ne o? ama siz bir de alkol almışsınız, bakın şimdi bunları toplayalım, evet 2 buradan, elde var 3,… buyrun faturanız, üç gün mulanız işlev göstermeyecek maalesef. Vezneye ‘ama sen hiç adam olmayacaksın, artık bir karar ver, bunları bırakman lazım’ şeklinde ödeme yapabilirsiniz. Geçmiş olsun”.
Dur güzelim dur, sakin. Her sabah farklı bir bedene uyanırız. Tamam o bedeni bir gün, bir gece öncesi de belirliyor ama bil ki, biz her sabah yeniden organize olmuş bir manzumeyiz. Hemen yaftalama kendini. Canın çektiği bedene şifadır der bir dostum, Ayurveda ilminden haberdar isen benzer benzeri çeker, artırır’ı da kulakta küpe edip kontrollü tüketimi elden bırakmadan sürdür devingen yaşamını. “Bu sabah nasıl bir yeni ben ile kavuşucam acaba” diye gözlerini açmak da var, bak bak, cık cık ebeveyn senle yoganı yapmak da. Seçimi sen yapıyorsun.
Gevezevzeklik butonum basılı kalmış kusura bakma sanga, oysa yazmaya otururken “mayurasana sana ne söylüyor baksana” diye konu başlığı kurgulamıştım. Zaten o başlıktan belliymiş perşembenin gelişi. Bugünler bu enerjide artık ne yapayım. Biraz güldürüklü oldu tahminim, ama çok da ciddiye almamak lazım hayatı.
Sevgiler,
t.
Güldürüklü ve çok güzel olmuş Tansel 🙂
BeğenLiked by 2 people
Tansel kulağı kalemli burnunda gözlüklü elemanı çok sevdim, bende de var ondan bitane. 😂
BeğenLiked by 2 people
Tansel, bence bloga müthiş bir tipleme kazandırdın! Muhasebeci hepimizin favorisi ❤️
BeğenLiked by 2 people
Tansel bu nasıl keskin bir kalem yaaa! Çok iyi yazmışsın. Bu bloglarını toplayıp basacağım senin.
BeğenLiked by 3 people
Mahçup surat, gülen surat, kalp. Teşekkür ediyorum. Sizin gibi okuyucular olmasa hayatta kalem oynatmam, oynatamam. Sizden dolayı gaza geliyorum.
BeğenLiked by 3 people
Yıllardır yazıyormuşsun gibi keyifli, akıcı, bilgilendirici, düşündürücü yazıların. Her daim yazman dileğiyle ❤️
BeğenLiked by 2 people
Hep gel sen gaza , çok güzel geliyorsun ❤️
BeğenLiked by 2 people
Gevezevzeklik butonuna bayıldım Tansel 😂 Çok eğlenceli yazmışsın. Gaza, yazmaya devam 👏
BeğenLiked by 1 kişi
“Bu sabah nasıl bir yeni ben ile kavuşucam acaba” diye gözlerini açmak da var, bak bak, cık cık ebeveyn senle yoganı yapmak da. Seçimi sen yapıyorsun.” Yine muhteşem yazmışsın Tansel, bence senin gevezelik butonu hep takılı kalsın. Kalemine, yüreğine sağlık. Yazılarının basılması kısmını destekliyorum. Hatta ikinci Mavi Orman’ı ben senden bekliyorum:)
BeğenLiked by 1 kişi