Bütün gün kedi gibi bulduğum her yerde uyudum, şöyle: dün sabah 6 uçağıyla vardığımız Fethiye’den yine ertesi gün sabah 6 uçağı ile döndük. Bu arada, Fethiye’yi bayağı seviyorum ben… Neyse, sabah 7:30 da Sabiha Gökçen’e inip Maltepe’ye geçtim. Bugünkü 19 Mayıs konseri için kurulan ses sisteminin dizaynını ben yapmıştım ve sabah 9’da gelip provalar başlamadan tune etmem gerekti (tune etmek: tüm sistemin beraber doğru çalıştığından emin olup, optimize etmek). Ama tabi benim bilmediğim şey dün gece İstanbul’daki ciddi fırtına nedeniyle dev sahne ile ses sisteminin sabah kullanılamayacak halde olduğuydu… Toparlanacak ama tuning için büyük ihtimalle zaman kalmayacak. Ben de zaten uykusuzum, turnedeki en büyük yardımcılarım olan kulak tıkaçlarım ve göz bandımla 8:30 civarı birleştirdiğim 3 sandalyeye kıvrıldım 🙂
Gün aynen bu şekilde devam etti; sahne kurulumu sonrası küçük bir kestirme, soundcheck sonrası karavanda 3 saatlik güzel bir uyku ve sonrasında iyi geçen bir konser.
Yoga namına üçüncü uykum sonrası ufak çöküş kalkışlar, belime inanılmaz iyi geliyor. Belin en büyük düşmanı yumuşak ve göçük transfer aracı (sprinter) koltuğu ise, en büyük yardımcısı da çök kalklar…
Şimdi eve geldim, salonun sessizliğinde ufak bir viski ve yatış. Yarın yine konser var… Sağlığınıza sangha 🥃

Aa bel/omurga ile çök/kalklar arasında bir bağlantı olabileceğini hiç düşünmemişim. Bir bakayım bugün. Kolay gelsin, nasıl sıkışık tempolar, dinlenmeli bir günü merakla bekliyorum. 🙃
BeğenBeğen