Ben de geldim shanga.. Defne Hocanın çağrısı, ağır hüzünle geçen şu zamanda çook uzaklardan bir el uzanmış gibi hissettirdi.
Bugün yogama da durdum; derslere de yeni geri dönmüştüm iki hafta önce. Ama kendimi zorladığım birkaç gün dışında kış uykusunda gibiyim. Zira bugün kendimi zorla dışarı atmasam evde hüzün+uyku ile akşamı getirirdim. Boş boş cama bakarak.. Şu an bile kafamı koysam geldiğim kafede uyurum. Çok değil, iki ay önceki benden eser yok..Babam böyle istemezdi elbet, güçleneceğim tekrar elbet ama halen ruh gibiyim.. Ya da bir evrenden (babamlı) başka bir evrene (babamsız) fırlatılmış gibi.. Daha yeni yeni gözlerimi açıyor ve etrafı anlamaya çalışıyor gibiyim. Bir söz vardı; erkekler gerçekten ancak babalarını kaybettiklerinde olgunlaşırlar/büyürler diye.. Önceden sorgulamamıştım ama şimdi hadi oradan demek istiyorum; bu erkeklere özgü bir şey olmamalı.
Ve hüzün mıknatıs gibi.. Başladı mı çekiyor her şeyi.. Her şeye üzülüyor, geçmişte hakkıyla üzülmediklerim biz de varız diyor gibi sanki.. Bu zamanları da biliyorum; hiç tanımadığım birisi bana gerçekten nasılsın dese hıçkıra hıçkıra ağlayabilirim.. Hayata devam edebileyim diye, bazı şeyleri gömmüşüm de; birisinin, benim dışımda birisinin- çünkü ben o kapağı hep kapalı tutmakla görevli gibiyim-kapağı kaldırmasıyla boşalacakmış gibi..
Keşke tüm duyguları kendimize rağmen hakkıyla yaşayabileceğimiz kapsüller olsa shanga.. Hani şu uzakdoğudaki uyku kapsülleri gibi.. İçine girsek, hangi duyguysa içimizdeki; ağlayarak, dans ederek, yastık vurarak, nasıl akıyorsa artık, yaşasak ve çıksak… Herkes için de şart olsa bu.. Zorunlu eğitim gibi.. Belki insanlık da daha iyi bir yere evrilir?
Burada bitirsem iyi olacak galiba shanga. Şu güzel kış gününde, sonbahar hüznümü enjekte etmiş gibi hissettim.
Azıcık bulutlar dağılsın, yine buluşmak dileğiyle.
Sevgiyle.
Aynur